Bireysel başvuru, herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla başvurabileceği bir hak arama yoludur. Burada dikkat edilmesi gereken hususlar; Bir temel hak ve özgürlük ihlalinin varlığı, Bu ihlali gerçekleştirenin kamu gücü (idare) olması İhlalin Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AİHS Ek Protokolleri kapsamında güvence altına alınmış bir temel hak ve hürriyet olması gerekmektedir.

Bireysel başvurular için konu, başvurunun Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve hürriyetlerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiası ve bu iddiaya dayanak olayların her biridir. Ancak bu hususta dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki, bazı konular hakkında bireysel başvuruda bulunmak mümkün değildir. Bunlar Anayasa tarafından yargı denetimi kapsamının dışında bırakılan işlemler: Yüksek Askeri Şuranın (YAŞ) kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma ve terfi işlemleri Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) meslekten ihraç haricindeki tüm kararları Silahlı kuvvetler mensuplarına verilen disiplin cezaları Spor Tahkim Kurulu kararları Yüksek Hakem Kurulu kararları Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları Kanun tarafından yargı denetimi dışında bırakılan işlemler: Yargıtay Başkanlar Kurulu kararları Danıştay Başkanlar Kurulu kararları Yasama işlemleri Düzenleyici idari işlemler Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarıdır.

Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir. Ancak burada da yine istisna barındıran hususlar şunlardır: Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklar bakımından bireysel başvuruda bulunabilir. Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamaz. Niteliği gereği sadece gerçek kişilerin yararlanabileceği hakların ihlalinden de sadece gerçek kişiler etkilenebilir. Sendikaların bireysel başvuruya dayanak davada tek başına ve doğrudan taraf sıfatı bulunsa dahi mahiyeti itibarıyla sadece gerçek kişi olan üyelerinin etkilendiği bu tip hak ihlali iddialarını içeren bir başvuruda bireysel başvuru ehliyetinden söz edilemez. (TÜRK BÜRO-SEN BAŞVURUSU – Başvuru Numarası: 2017/17837 – Karar Tarihi:19/4/2018 – R.G. Tarih ve Sayı: 24/5/2018-30430) Davanın taraflarından birinin vekili olan avukatın, uyuşmazlık ve tarafla ilgili kamusal işlem ve kararlardan güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenmeyeceğinden bu nedenle mağdur statüsü kazanamayacağı açıktır. (ATİLLA İNAN BAŞVURUSU – Başvuru Numarası: 2012/615 – Karar Tarihi:21/11/2013)

Bireysel başvuruya konu kamu gücü faaliyeti, Türkiye Cumhuriyeti devletine ait veya onun adına kullanılmış olmalıdır. Bu anlamda ancak Türkiye Cumhuriyeti devletinin kamu gücü kullanan organlarına atfedilebilir şekilde gerçekleşmiş temel hak ve özgürlük ihlalleri bireysel başvuru konusu olabilir.

  • 1- Anayasa Mahkemesi 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.
  • 2- Bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği (ıttıla) tarihten itibaren otuz (30) gün içinde yapılması gerekir. Öğrenme kavramı, AYM’ye göre kati şekilde tebligat vasıtasıyla değil, herhangi bir şekilde kararın öğrenilmesini ifade eder. Örneğin, kişinin UYAP Vatandaş Portal gibi resmi elektronik hizmet sağlayıcılarından verilen nihai iç hukuk kararını öğrenmesi dahi bahsi geçen otuz günlük sürenin başlamasına sebep olur. Bu anlamda kişilerin hak kaybı yaşamamak adına, kararı ne şekilde olduğu farketmeksizin öğrendiği ilk anda tarihiyle not etmesi, avukatını bu konuda derhal bilgilendirmesi veyahut derhal başvurusuna yönelik işlemlere girişmesini tavsiye etmekteyiz.
  • 3- Mücbir sebep veya ağır hastalık gibi haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde bireysel başvuruda bulunamayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren on beş (15) gün içinde, mazeretiyle ilgili açıklamalara başvuru formunda yer verip mazeretini ispatlayan belgeleri başvuru formuna ekleyerek Anayasa Mahkemesine başvurabilirler. Anayasa Mahkemesi, öncelikle başvurucunun ve mazeretinin geçerli görülüp görülmediğini inceleyerek mazereti kabul eder veya reddeder.
  • 4- Anayasa Mahkemesi adli tatile tabi değildir.
  • Anayasa Mahkemesi, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir. Anayasa Mahkemesi şu dört nedenden birinin varlığını saptadığı takdirde başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez bulmaktadır: İhlal iddialarının temellendirilememesi (temellendirilememiş şikâyet) İddiaların salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olması (kanun yolu şikâyeti) Başvurunun karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret olması (karmaşık veya zorlama şikâyet) Temel haklara yönelik bir müdahalenin olmaması veya müdahalenin meşru olduğunun açık olması (bir ihlalin olmadığının açık olduğu şikâyet)

    İdari ve yargısal başvuru yollarını tüketmek; basitçe ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmesi anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, Türk yargısının bazı yasal unsurları, idarenin birden fazla merciinin konuyla bağlantılı olması, kişilerin izleyeceği yollarda karmaşıklıklara sebebiyet vermektedir. Örneğin, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK), Sayıştay Kanunu gibi mevzuatlarda yer alan olağanüstü kanun yollarına başvurmanın başvuru süresine bir etkisi bulunmamaktadır. Anayasa m.148/3’e göre “Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.” Nihayet kişilerin bu yollara bireysel başvuru süre sınırları içinde başvurmasının bireysel başvuru süresine etki edip etmediği tartışmalıdır. Kanaatimizce olağan başvuruların neticelenmesinin hemen akabinde kişilerin gecikmeksizin AYM Bireysel Başvuru yoluna başvurması en sıhhatli seçenek olacaktır.

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları kapsamında emsal kabul edilen önem kriterine göre Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın uygulanması, yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan, başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir. AİHM’e göre “önemli bir ölçüde dezavantajlı durumdan muzdarip olma” ölçütünde kullanılan terimler tüketici bir tanıma elverişli olmayıp içtihadi açılım gerektirmektedir. Bu hususta “önem” kavramına belirlilik getiren AİHM kararları incelendiğinde (Korolev v. Russia – Vasilchenko v. Russia – Rınck v. France – Holub ve Zatkove v. Czech R. – vd.) miktar azlığı, karşılık geldiği değerler göz önünde bulundurularak bir hakkın yerine getirilmesinin, getirilmemesinden pek büyük bir farkının olmadığının söz konusu olduğu durumlarda AYM kabul edilemezlik kararı verebilmektedir.

    Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak bireysel başvurularda, kabul edilebilirlik şartlarının var olduğunun tespiti o kadar önemlidir ki, bu durum kendisini rakamlarda da göstermektedir. Öyle ki, 2012-2024 AYM Bireysel Başvuru İstatistiklerine göre, yapılan toplam 513.730 başvurudan (makul sürede yargılanma hakkının ihlaline yönelik talepler dahil) 422.085 (%82,2) başvuru kabul edilemez bulunmuştur. Makul sürede yargılanma hakkının ihlaline yönelik talepler göz ardı edildiğinde bu oran %92,3’tür. Bu noktada kişilerin hak mahrumiyetine uğramaması adına avukata danışarak yol izlemesi büyük önem ihtiva etmektedir.

    Mükerrer, Türk Dil Kurumu’na göre “tekrar eden” anlamına gelmektedir. Bireysel başvurularda mükerrerlik, bir başvurunun incelenmesi esnasında veya neticelenmesi sonrası, Aynı olay, olgu, ihlal Aynı kişi/kişiler Aynı sebep/sebeplerin bir arada olduğu yeni bir başvuru yapılması halinde söz konusu olur. Bu halde Mahkeme, bireysel başvurunun mükerrer başvuru olması nedeniyle reddine hükmeder.

    Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması yasağı, Anayasa m.14’te açıkça ifade edilmiştir. Buna göre: “Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir. ” Kaynağını Anayasa’dan alan kötüye kullanma yasağı, bireysel başvurularda da kati surette gözetilen bir kural olup, başvurucuların istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarda bulunulması hallerinde başcuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilerek başvuru reddedilir ve ilgili aleyhine ayrıca para cezasına hükmedilir. Bu konuyu somutlaştırmak gerekirse, örneğin AİHM “davalı hükûmete, hükûmet temsilcisine, davalı devletin makamlarına, bizzat mahkemeye, mahkemenin yargıçlarına veya mahkeme yazı işleri müdürlüğü mensuplarına karşı kırıcı, tehditkâr, tahkir veya tahrik edici bir dil kullanması hâlinde başvuru hakkının kötüye kullanılmış olacağını” kabul etmektedir.(Řehák v. Czech R. – Duringer, Grunge v. France) Buna paralel olarak AYM “Başvurucunun, el yazısı ile hazırlanmış ve dayanak belgelerle birleştirilmiş olan toplam 280 sayfalık 12/8/2013 tarihli birinci başvuru dilekçesinin … sayfalarında ısrarlı bir şekilde soruşturma, kovuşturma ve temyiz süreçlerinde görev alan Cumhuriyet savcısı, mahkeme başkanı ve üyelerini, kolluk görevlilerini ve ayrım gözetmeksizin tüm emniyet mensuplarını aşağılayan ve tahkir eden ifadeler kullandığı tespit edilmiştir” şeklinde ifade ederek bireysel başvuruyu reddetmiştir. (Osman Sandıkçı Başvurusu – Başvuru Numarası: 2013/6297 – Karar Tarihi: 10/3/2016 – R.G. Tarih ve Sayı: 19/4/2016-29689) Bir başka örnekte AYM “Mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda, başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir.” şeklinde birden fazla kötüye kullanım örneği vermiştir. (Mehmet Güven Ulusoy Başvurusu – Başvuru Numarası: 2013/1013 – Karar Tarihi: 2/7/2015 – R.G. Tarih- Sayı: 11/8/2015-29442) Sonuç olarak, AYM bireysel başvuru hakkının yukarıda gösterilen hallerde kullanılması başvurunun reddini gerektirecektir. Başvurunun bu halleriyle, gerçek, makamına ve hitaplarına saygılı bir biçimde yapılması elzemdir. Önemli olanın objektif gerçekliği ortaya çıkarmak olduğu düşüncesi ve sağduyusundan sapılması, kişiselleştirilmiş ve hedef gösteren ağır ifadelerin kullanılması, beraberinde ağır sonuçları getirmektedir.

    Bireysel başvuru hakkında karar vermenin faydasız olacağı bazı durumlarda başvurunun düşmesine karar verilir. Özellikle: Başvurucunun davadan açıkça feragat etmesi, Davasını takipsiz bıraktığının anlaşılması, İhlalin ve sonuçlarının ortadan kalkmış olması, Bölümler ya da Komisyonlarca saptanan herhangi bir başka gerekçeden ötürü başvurunun incelenmesinin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmemesi Hallerinde başvurunun düşmesine karar verilir.

    Bireysel başvuru, Mahkemenin kendi içtüzüğüne göre hazırlanacak formun doldurulması, bu formun fiziken Mahkeme Yazı İşleri birimine yahut aşağıda sayılan çeşitli mercilere sunulmasıyla kullanılabilmektedir. BAŞVURU FORMU 6/11/2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan İçtüzük değişikliğiyle bireysel başvuru formu yenilenmiştir. Başvuru formunun örneği, internet sitesinde yer alan İçtüzük metninin son sayfasındaki ekinde bulunmaktadır. (https://www.anayasa.gov.tr/tr/mevzuat/ictuzuk/) Başvuru formunda başvurucunun, varsa vekilinin birtakım hususi bilgileri (ad soyad, T.C. Kimlik No. vs.) başvuru konusuna yönelik belgeler ve iç hukuk yollarının tüketildiğini gösterir tarihe ve ilgiye göre sıralı dizi pusulası (dizin) olay, olgu veya ihlale yönelik kısa ve öz açıklamalar ihlal edilen temel hak ve hürriyetlere yönelik delillere dayalı açıklamalar ihlalin öğrenildiği tarih ve buna ilişkin kanıtlar (Opsiyonel) mazeret, adli yardım, gizlilik, ihtiyati tedbir talepleri hakkında açıklamalar talep sonucu başvuru tarihi, imza/imzalar yer almaktadır. Başvuru formuna başvuruyla alakalı tüm belgelerin itinayla eklenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde eksik belgeye dayalı incelemenin yapılamayacağı hallerde başvurular iade edilir ve bu durumda yeniden süre verilmez. Kişilerin olağan başvuru sürelerinden arta kalan bir süre varsa ancak bu süreler içinde yeniden başvurulabilir. MÜRACAAT (BAŞVURU TESLİM) Bireysel başvuru evrakının tamamlanması halinde başvurucular Anayasa Mahkemesi’ne doğrudan giderek Bulunduğu il/ilçe mahkemelerine, Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim ederek Yurt dışında olması halinde yurt dışı temsilciliklerine teslim ederek başvuru yapabilirler. Başvurunun teslim edilmesi beraberinde kişilere başvuru kaydının alındığını gösterir mühürlü bir alındı belgesi verilir.

    BAŞVURU SONRASI Başvurunun kayda alındığı ve başvuru numarası Anayasa Mahkemesince başvurucuya bildirilmektedir. Daha sonra yapılacak yazışmalar, bildirilen bu başvuru numarası üzerinden yürütülür. Başvurunun aşamaları e-Devlet sistemi üzerinden takip edilebilir. (https://www.turkiye.gov.tr/anayasa-mahkemesi-bireysel-basvuru-sorgulama) Bireysel başvurular, geliş sırasına göre incelenerek karara bağlanır. Mahkemenin karar vermesine yönelik azami bir süre yoktur. Ancak Anayasa Mahkemesi, başvuruların konuları itibarıyla önemini ve aciliyetini gözönünde bulundurarak tespit ettiği kriterler çerçevesinde farklı bir inceleme sıralaması belirleyebilir. Bireysel başvuruda bulunulduktan sonra başvurudan feragat edilebilir.

    İNCELEME MERCİLERİ Anayasa Mahkemesinde bireysel başvurular iki Bölüm, bu bölümlere bağlı Komisyonlar ve Genel Kurul tarafından incelenmektedir. Komisyonlar ikişer üyeden oluşur. Kabul edilebilirlik incelemesi Komisyonlarca yapılır. Kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığına oybirliği ile karar verilen başvurular hakkında kabul edilemezlik kararı verilir. Oybirliği sağlanamayan başvurular ise Bölümlere sevk edilir. Bölümler, bir başkanvekilinin başkanlığında altı üyeden oluşur ve ilgili başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır; Komisyonlarca kabul edilebilirliğine karar verilmiş başvuruların esas incelemesini, kabul edilebilirliği hususu karara bağlanmak üzere sevk edilen başvuruların ise kabul edilebilirlik ve esas incelemesini yapar. Genel Kurul, Başkanın veya belirleyeceği Başkanvekilinin başkanlığında Başkan hariç en az on üye ile toplanır. Genel Kurul bireysel başvurulara ilişkin olarak Bölümlerin kararları arasında oluşmuş veya oluşabilecek farklılıkları gidermek, Bölümlerce Genel Kurula sevk edilen konuları karara bağlamakla görevlidir. Bu bakımdan Genel Kurulun yetkisi istisnaidir.

    KARAR TÜRLERİ İnceleme sonunda AYM Başvurunun KABUL EDİLEMEZLİĞİNE Başvurunun REDDİNE Başvurunun DÜŞMESİNE Başvurucunun temel hak ve hürriyetinin İHLALİNE ve bununla bağlantılı olarak, MADDİ TAZMİNATA MANEVİ TAZMİNATA YENİDEN YARGILAMA YAPILMASINA TAZMİNAT İÇİN GENEL MAHKEMEDE DAVA AÇILMASI YOLUNUN GÖSTERİLMESİNE karar verebilir.

    KARARLARIN ÖZELLİKLERİ Bireysel başvuru incelemesinde Komisyonlar, Bölümler ve Genel Kurul tarafından verilen kararlar kesindir. Kararların imzalı asıl suretleri Anayasa Mahkemesi arşivinde saklanır. Kararların birer örneği başvurucuya, Adalet Bakanlığına ve diğer ilgililere tebliğ edilir.

    Bireysel başvuru incelemesinde duruşma yapılması, tanık ve uzman dinlenmesi ve keşif yapılması 6216 sayılı Kanun ile İçtüzük’te öngörülen şartlar altında mümkündür. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruları incelerken bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir; başvuruyla ilgili gerekli gördüğü bilgi, belge ve delilleri ilgililerden ister. Ayrıca Mahkeme her derece ve sınıftan kamu görevlileri ile ilgilileri çağırmaya, idare ve diğer tüzel kişilerden temsilci istemeye yetkilidir. Anayasa Mahkemesi’nin ilkesel önemi haiz kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Mahkemece verilen kararlar hakkında ilgililer, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde, hükmün tavzihini ve maddi hataların düzeltilmesini talep edebilirler. Anayasa Mahkemesi; sınır dışı işlemlerine karşı yapılan başvurularda, geri gönderilen ülkenin koşullarını dosyaya sunulan bilgi ve belgelerle sınırlı kalmaksızın ulusal ve uluslararası kuruluşların ve devletlerin düzenlemiş olduğu insan hakları raporlarından da yararlanmak suretiyle resen araştırmaktadır. Ceza infaz kurumunda veya geri gönderme merkezinde sağlık durumu dikkate alınmaksızın tutulma iddiasıyla yapılan başvurularda başvurucunun sağlık hizmetlerine erişim imkânına sahip olup olmadığı ve bu yerlerde tutulmasının yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehlike oluşturup oluşturmadığı dikkate alınmaktadır.

    KAYNAKLAR: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü

    https://www.anayasa.gov.tr/media/5621/bb_sss.pdf
    https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2017/17837
    https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2012/615
    https://www.anayasa.gov.tr/media/9362/bb_2024_2.pdf
    https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/1013
    https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2013/6297